Abbas Güçlü ile Genç Bakış'ın dün gece yayınlanan bölümünün konukları Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Ekonomi Uzmanı Prof. Dr. Osman Altuğ ve Vatan Gazetesi Yazarı Can Ataklı'ydı. Yumurtalı eylemlerden, akarkayıt fiyatlarına gündemin en çok konuşulan gelişmelerinin tartışıldığı program Doğuş Üniversitesi'nden ekrana geldi. Can Ataklı iktidarın yumurtalı eylemlere gösterdiği tavrı ve öğrencilere sert müdahaleyi protesto etmek için programa üzerini boyadığı yumurtalar ve şemsiyesiyle katıldı. Prof. Dr. Osman Altuğ'un protestosu ise Ataklı'dan farklıydı. Altuğ program sırasında getirdiği haşlanmış yumurtaları yedi. Öğrenciler ise son günlerde yaşananlara tepkiliydi.
İşte programdan satırbaşları;
Prof. Dr. Metin Feyzioğlu - Ankara Barosu Başkanı
Ancak kuru temizleme parası için tazminat davası açılabilir
- Yumurtalı eylemlerde kuru temizleme parasını almak için tazminat davası açılabilir. İleri demokrasilerde bunun dışında herhangi bir cezai boyut olmaz. Ama Tanzanya'da filan olabilir.
Siyasetçiler buna katlanmak zorunda
- Öğrencilere hapis istemiyle dava açılmasını dehşetle karşılıyorum. Bu dava hakaretten dolayı açılmış. Siyasilerin ve kamu görevlilerinin eleştirilere karşı diğer kişilere göre çok daha hoşgörülü olması, dozu sert de olsa protestolara katlanmak zorunda olması şeklinde bir yerleşik içtihat var. Bu yalnızca Türkiye'de değil. AİHM'de de böyle. Hep Avrupa'yı örnek gösteriyorlar. Bana Avrupa'da yumurta atma ve üstünün lekelenmesi olayında hakaretten veya yaralamadan açılmış bir tek dava göstersinler ben özür dileceğim.
- Şikayetçi olan siyasetçi bana üniversite öğrencisinin fikrine değer veriyorum demesin.
Siyasiler polis şiddetini cesaretlendiriyor
- Ankara ve İstanbul Barosu olarak biz polisin aşırı güç kullanımına yönelik bir bildiri yayınladık. Bu tarihte bir ya da iki kez olmuş birşeydir. Çok önemlidir. Siyasiler polis şiddetini cesaretlendirecek cümleler sarfediyor. Biz de buna karşı bir duruş sergiledik.
Üniversite yönetimleri suskun
- Siyasiler yumurtalı eylemler için terör eylemleri dediler ve bir siyasi olayın yaşandığı fakülte dekanına bana göre hakarete varan cümleler sarfetti. Buradan üniversite gençliğini tüm Türkiye'de muhalif düşüncenin dile getirilmesine, üniversite gençliğinin sesini çıkarmasına izin vermemek gibi bir yaklaşım görülüyor. Oysa üniversitelerin sustuğu bir ülkede demokrasi olamaz. Ama bugün Türkiye'nin üniversiteleri yönetim olarak suskundur.
Bal gibi polis baskısı
- Biz eşimle restoranda yemek yerken içeri 2-3 kişi girdi. Parkalı, kirli sakallıydılar. Dedim ki ya haraç almaya geldiler ya da başka birşey. Garsonlara nedir bu diye sordum. Kontrol yapıyorlar dediler. Polisler Çocuk Şube'den geldiklerini söylediler. Denildi ki içkili restorana anne-baba ile birlikte olsa çocuklar giremez. Turizm ruhsatlı olsaydı anne-baba ile girilebilirdi ama turizm ruhsatlı olmayınca girilemez. Ve çocuk teslim tutanağı tutuldu. Tutulan tutanak çocuklar sanki pavyonda felekten bir gece çalarken bulunmuş, kurtarılıyor ve anne-babaya teslim ediliyor şeklinde. Ama anne-baba nerede? Aynı masada. Neticede 1930'lardan kalma fakat, bugün bu kanunu uygulayan 1600'lerden kalma zihniyetten çok daha ileri bir kanun var ve der ki; " Çocuklar bar, pavyon, meyhane gibi içkili lokantalarda ailesi ile birlikte bile olsa bulunamazlar." Siz eğer kapıdan girdiğinizde siz buranın bar, pavyon, meyhane olmadığını, benzemediğini anlamıyorsanız bu işi bırakın. Eğer anlayıpta yine çocukları kurtama operasyonu yapıyorsanız bunun adı polis baskısıdır.
- Ayrıca aldığım haberler bunun ilk de olmadığını gösteriyor. Aylardır yapılıyormuş da haberimiz yokmuş.
- İşsizlik, yoksulluk, çevre katliamının daima konuşulabilmesi, söz söyleme hürriyetinin hep olması için söz söyleyenin dövülmemesi, hapse atılmaması, aniden bir kasedinin çıkmaması gerek.
- Türkiye hukuk devleti olma özelliğini büyük bir hızla yitirmekte. Anlamlı sayıda insan siyasi iktidarı eleştirmekten korkuyor.
- Bir üniversitemizde Türkiye'nin tarihini etkileyecek referandum süreci yaşanırken buna yönelik hiçbir bilimsel faaliyet yapmadı bunun yerine Brezilya Anayasası'nın 150. yılını kutladı. Şaka gibi.
12 Eylül komutanları yargılanamaz
- Referandumda 12 Eylül'den hesap soruyoruz diye kaldırılan geçici 15. madde etik olarak zaten Anayasa'da olmaması gereken bir maddeydi. Ama maalesef bu maddenin kaldırılması teknik olarak yargılamayı sağlamaz.
Can Ataklı - Vatan Gazetesi Yazarı
Öğrenciler molotof atmadı
- Üniversite gençliğinin taleplerine kulak tıkayanlar, onların heyecanını anlamak istemeyenler ve onları otoriter rejimin uslu çocukları yapmak isteyenler
var. Bakanın biri dava ediyor, Başbakan hiç hoş olmayan sözler sarfediyor, şaşırtıcı şekilde ısrarla taşla sopayla molotofla gelen öğrenciler diyor. Oysa ki bugüne kadar hiçbir öğrenci molotof atmadı.
Salonda yumurta atma dışarıda gösteri yap içeri alma
- Demokraside protesto da, bunu şiddetle gösterme de vardır ama bunun karşılığı gençliğinin baharında olan öğrenciyi feci şekilde dövmek, hapislerde süründürmek olmamalı. Ama mesela kapalı salona girildiğinde de onlarca yumurta atılmamalı. Bu şiddete girebilir. Çünkü önemli olan içeri sokmamak. Dışarıda gösteri yaparsın, gelmesini, içeri girmesini engellemeye çalışırsın. Ama salona girildiği anda orada dinleme kültürünün başlaması gerek.
Yani üniversite öğrencisinin can yakmayacak, zekice, ses getirecek her türlü eylemi yapma hakkı vardır.
- Ben bu çok efendi genç olalım durumunu anlamıyorum. Olmayın. Küstah olun. Yumurta atın demiyorum tabii. Ama kendi kendinize heycanınızı da bastırmayın.
Zaten taş atıldığı için polis var
- Polisin oratntısız güç kullandığı olaylarda deniliyor ki öğenciler de polise taş attı. Atacak. Zaten o taş attığı için polis var. Polisin görevi suçu önlemek, eğer suç işlenmişse faillerini yakalamak. Ama yerde yatan adama tekme atmak farklı, o zaman görevini yapmamak olur.
- Orantısız güç lafı da ikitdarın bulduğu bir deyim. Bu tam anlamıyla eşşek sudan gelinceye kadar dövmek. Bu tasvip edilemez.
Durup duruken neden insanlara silah dağıtılıyor?
- Durup duruken neden insanlara silah dağıtmak istiyorlar anlamıyorum. Özellikle pompalı tüfek meselesi çok önemli. Nedense bir kesimin pompalıya merakı var. Bu belli bir amaçla alınıyor. Çok rahatsız edici bir durum. Bunu mutlaka düzeltmek gerek.
Prof. Dr. Osman Altuğ - Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi
Osman Hoca'dan eğlenceli ekonomi dersi
- Bir ülkenin parasının değerini belirleyen esas unsur üretim gücüdür. Bir ülke düşünün bu ülkede sadece 100 tane yumurta üretiliyor. Bu 100 yumurtaya karşılık 100 lira basmışsınız. Bir yumurtanın fiyatı 1 lira. Yumurta üretimini arttırırsanız, yani tavuklara iyi bakıp horozların moralini yüksek tutarsanız yumurta üretimi artar. Yumurta üretmi 100'den 200'e çıkınca bir yumurtanın fiyatı 50 kuruş olur.
Yer gök ithal
- Düşün kur, yüksek faiz uygulaması Türkiye Cumhuriyeti'ne yapılmış en büyük ihanettir.
- Yediğimiz yumurta da, milli yiyeceğimiz kurufasülye de ithal. Yani yer gök ithal. Süpermarketlerin yüzde 80'i ithal malı.
Utanmadan İstanbul'u finans merkezi ilan ettiler
- Dünyada en yüksek faizi ödeyen ülkeyiz. Türkiye Cumhuriyeti'ni bu kadar zavallı hale getirmeye kimsenin hakkı yok. ABD'de faiz yüzde 1'lerde, Türkiye'de ise devlet tahvilinin faizi yüzde 16. Utanmadan İstanbul bir numaralı finans merkezi ilan edildi. Çünkü egemen ülkelere en çok faizi ödeyen, borsasından en çok kazandıran İstanbul. Borsanın yüzde 77'si, bankaların yüzde 54'ü yabancı. Türkiye'nin düşük kur yüksek faiz modeli nedeniyle ayda ödediği haraç 1.5 milyar dolardır.
Türkiye'nin itibarı değil itirbarsızlığı
- Bütçe giderimiz 312,5 milyar, gelirimiz ise 279 milyar. Bu açıkça zarar demek. Neden açık filan deyip milletin kafasını karıştırıyorsunuz. Çünkü artistik puan önemli.
- Şu anda Türkiye'nin dış borçları 266 milyar dolar. Yani 266 milyar dolar borç almışız. Bunun 70 milyar dolarını döviz rezervi diye kasada tutuyoruz. Bu 266 milyar dolara yüzde 22 faiz ödemişiz, ödüyoruz. Ama döviz rezervimiz yüzde 5 faizle yabancı bankalarda yatıyor. Yani adamdan yüzde 22 faizle borç alıp, yüzde 5 faizle para satıyorsun. Yüzde 17 açık. Ve Türkiye'nin döviz rezervi ABD'den daha çok. Bu Türkiye'nin ititbarının değil itibarsızlığının göstergesidir.
Yüksek fiyat pompadan değil vergiden
- Yüksek akaryakıt fiyatları pompadan değil, vergiden kaynaklarnıyor. Akaryakıt vergisi Türkiye'de en çok hasılat getiren vergi.