Skip to main content
x 

Mehmet Altan; "Dün ne diyorsam, bugün de onu diyorum"

Mehmet Altan, Abbas Güçlü ile Genç Bakış'a konuk oldu.

Mehmet Altan; "Dün ne diyorsam, bugün de onu diyorum"
Mehmet Altan; "Dün ne diyorsam, bugün de onu diyorum"

Çarşamba gecesi Abbas Güçlü ile Genç Bakış'a konuk olan Akademisyen-Yazar Mehmet Altan gençlerin sorularına açık yüreklilikle yanıt verdi.
 
İşte dün gece ekrana gelen Genç Bakış'ın özeti;
Prof. Dr. Mehmet Altan - Akademisyen / Yazar
 
Star'dan ayrılmam, ANF'ye verdiğim demeçle ilgili değil
- Star'dan ayrılmam, ANF'ye verdiğim demeçle ilgili değil. Eğer birisi, birisine, nereye, nasıl konuşacağını anlatmaya başladıysa orada demokrasiye geçmiş olsun denir. Ayrıca o gazetenin geçmişine bakılırsa bir sihirli elin oradaki yazımın üzerindeki başyazı ibaresini aldığı, bir zaman sonra internet sitesindeki yerimi değiştirdiği, sonra da yazılarımı haftada 7'den 5'e indirdiği görülür. Herşeyin bir tahammül sınırı var. Eğer sen hayatını düşünceden ve yazıdan kazanan bir adama nerede ne söyleyeceğini anlatmaya çalışırsan orada ipler kopar.
 
Dün ne diyorsam bugün de onu diyorum
- Ben zamana ve zemine göre konuşan birisi değilim. Öyle bir aileden de gelmiyorum.Herkes birşey söylüyor. Ben o grubun televizyonuna da son 3 yıldır hiç çıkarılmadım. Her zaman ne söylüyorsam onu yazarım ne yazıyorsam onu söylerim. Beni dün öyle söylemiyordun bugün böyle söylüyorsun diye eleştrirken karşıma yazı getirmek lazım.
 
Kutlama yapmak için izine gerek yok
- Toplum birşeyi kutlamak istiyorsa onu kutlamak için başkasından izin alamaz. Almasına gerek yok. Başörtülü arkadaşlarım da nasıl giyinmek istiyorlarsa başkasından izin almaya ihtiyaçları yok. Bizde devlet hala padişah gibi. Çok doğal haklarımızı bile şarta bağlamış.
 
Nevruz'u yasaklamak çözüm değil
- Nevruz'u istihbarat var, problem çıkacak diye engellediğini iddia ettiğin vakit, sonuç alamıyorsun ve şiddetin önünü açıyorsun. Diyarbakır'da sözünü dinletemiyorsun, İstanbul'da her taraf yakılıyor, yıkılıyor. Bunun yolu istihbaratını alıp şiddet uygulamak isteyenleri izole etmek. 
İstihbaratı kullanarak demokratik hakların kullanılmasına devam etmek. Bütün herşeyi yasaklayarak demokrasi gelişemez. Nevruz'da hem engellemede başarılı olunamadı, hem şiddet yanlılarının önü açıldı.
 
O yumruk Ahmet Türk'e değil başkasına atılsaydı ne olurdu?
- Seçilmiş birisine bir görevlinin rahatlıkla yumruk atması ve grup toplantılarında bunun hiç gündeme getirilmemesi bana dehşet veriyor. Bir taraftan şiddetten dolayı bu yasağı getirdik deniyor bir taraftan şiddet uygulayan bir polise ne yapıldığına dair bir bilgi yok. Eğer o polis o şiddeti hükümetten birisine uygulasaydı aynı vurdumduymazlık olur muydu?
 
4+4+4'te iktidar kendi içinde bile mutabık değil
- 4+4+4 şu açıdan yanlış; bir kere iktidar kendi içinde mutabık değil. Bu bir hükümet tasarısı değil. Bakanın kendi tasarısı değil. Bu yüzden de herşey karmakarışık. Bir tarafta 28 Şubat'la rövanş var. Din ve vicdan özgürlüğü kısmını da bunun içine koyuyorlar, çok büyük açığı olan teknik eğitimi de eğitim sisteminin tümünü de. Bu kadar karmakarışık işten birşey çıkmaz. Bu sistem özellikle çocuk gelinleri ve çıraklığı arttıracak.
 
Bir katliamın ayak izleri devletin içinde kayboluyorsa mutlaka zaman aşımına uğrar
- Madımak gibi yüzümüzü karartan bir insanlık ayıbının bir devamını da 19 yıl sonra bunu zaman aşımına uğratarak yaptık. Bir katliamın ayak izleri devletin içinde kaybolduğu vakit muhakkak zaman aşımına uğrar. Bunun arkasında ne var diye baktığımızda ortaya çıkacak gerçekler hepimizi ürküteceği için bir şekilde devletin içindeki bir oda bunların hepsini zaman aşımına uğratır.
 
12 Eylül rejimi nasıl değişecek?
- Bugün gelinen noktada esas soru şu; bugünkü iktidar, bütün varlığıyla, yasalarıyla, uygulamalarıyla ayakta duran 12 Eylül rejimini AB standartlarında bir demokrasi ile mi değiştirecek, yoksa 12 Eylül'ün egemenliğini kendi elime geçirdim ve bunu kullanayım mı diyecek?
 
Gazetecilik ilkelerden taviz vermemek demek
- Gazetecilik demek, gazetecilik ilkelerinden hiçbir şekilde taviz vermemek demektir. Deniz Feneri, Uludere, şike, ölenler konuşulamaz. Nelerin konuşulmadığı da o medyanın kendi meslek ilkelerine ne kadar riayet ettiğini gösterir.
 
Medya parasını nereden kazanıyor?
- Türkiye'de medya parasını nereden kazanır? Mesela bir gazete 50 kuruş ama maliyeti 50 kuruşun üzerinde. Medya bu zararı nereden ödüyor. Ya ilan ya da bir şekilde siyaset.
 
Neden sürekli Ankara'ya bakıyoruz?
- Neden sabahtan akşama siyaset konuşuyoruz. Gelişmiş bir toplum bu kadar siyaset konuşmaz. Neden herkes padişaha bakar gibi yönetilene değil de yönetene bakıyor. Güçlü bir toplum olsa umurunda mı olur Ankara'da ne oluyor?
 
Kadın yoksa hayatın yarısı yok
- Türkiye'de hiç konuşulmayan bir kadın meselesi var. Türkiye 136 ülke arasında kadın erkek eşitliğinde 127. sırada. Her gün 5 kadını bıçaklayarak öldürüyoruz. Oysa kadın yoksa hayatın yarısı yok. Toplumun en önemli yarısı hayatın içinde olmadığı vakit bir toplum hiçbiryere gidemez.
 
Türkiye kara listede
- Türkiye'de 10 yıl içinde 10 bin 721 işçi ölmüş. Geçen sene 541 işçi öldü. Türkiye Uluslararası Çalışma Örgütü'nde kara listede. Yani insana nasıl muamele ediyor? Biz insana canlı olarak nasıl muhteşem bir makina, kutsal makina olduğunun ne kadar bilincindeyiz?
 
Türkiye borçla büyüyor
- Türkiye'nin görüntüdeki olumlu göstergeleriyle yapısal sorunları arasında bir uyumsuzluk var. Türkiye büyüyor fakat kendi parasıyla değil yurtdışından gelen kısa vadeli borçlarla.
 
Gerçek vergi olmadığı için benzin sürekli zamlanıyor
- Benzin fiyatları sürekli artıyor çünkü Türkiye hala vergi alan bir devletle vergi veren bir bireye sahip değil. Gerçek olarak vergi dışarıdan bir paranın hazineye girmesidir. Mesela bir devlet memuru az para alıyor ama vergi verdiğini zannediyor. Hayır aslında devlet sizden vergi kesmiyor size az maaş veriyor. O hayali bir vergidir. Gerçek vergi dışarıdan gelen paradır. Vergi almayınca da sürekli olarak herşeye zam yapıyor. Petrol de bunun bir göstergesi.