Abbas Güçlü ile Genç Bakış dün gece 13. sezonunun ilk programıyla ekrana geldi. Bu kez programa katılan gençlerin tamamı yabancıydı. İtalya'dan İran'a, Afganistan'dan Amerika'ya 72 milletten 350 gencin Türkçe konuştuğu Genç Bakış'ın konukları Türkiye'nin en sevilen yazarlarından Ahmet Ümit, Muhteşem Yüzyıl dizisinin Sümbül Ağası Selim Bayraktar ve Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hayati Develi'ydi.
Türk dilini ve kültürünü tüm dünyada tanıtmak amacıyla 2009 yılında kurulan Yunus Emre Enstitüsü'nün Türkçe yaz okullarında Türkçe öğrenen 350 genç en önemli kültür elçilerimizden diziler ve edebiyatın önemli isimleriyle buluştu, keyifli bir sohbet gerçekleştirdi. İşte Yıldız Teknik Üniversitesi'nden ekrana gelen Abbas Güçlü ile Genç Bakış'ın özeti;
Prof. Dr. Hayati Develi – Yunus Emre Enstitüsü Başkanı
30 ÜLKE 38 MERKEZDE TÜRKÇE EĞİTİMİ
- Yunus Emre Enstitüsü Türkiye’yi dünyada tanıtmak üzere oluşturulmuş bir kurum. Cumhurbaşkanı Onursal Başkanımız 30 ülkede 38 Türk Kültür Merkezi'ne sahip. Açtığımız Türkçe Yaz Okulu’nda 70’ten fazla ülkeden 350 öğrenci 5 hafta boyunca Türkiye’nin değişik kentlerinde düzenlenen programla Türkçe öğrendi, şehirleri tanıdı.
- Yunus Emre dünya görüşü itibariyle bütün farklı dinlere, kültürlere aynı mesafede durmayı bilmiş ve barışçıl mesajlar vermiş. 72 milleti bir görüyor. Bu bugünün dünyasının ihtiyaç duyduğu bir yaklaşım. Bu Yunus Emre isminin bizim enstitümüz için seçilme sebeplerinden bir tanesi. Diğeri de Yunus Emre'nin Türkçe’nin en eski yazarlarından birisi olması.
CUMHURİYETİN 100. YILINDA 100 MERKEZ
- Artık dünya gençliği çok kültürlü ve çok dilli bir geleceğe hazırlanıyor. Biz Türkçe’nin de bu gelecekte var olmasını arzu ediyor ve bu görevi yerine getirmeye çalışıyoruz. İngiltere’de, Almanya’da, Kahire’de kurslar açıyoruz. Cumhuriyetimizin 100. Yılında 100 kültür merkezine ulaşmayı hedefliyoruz.
- Neden sizin dilinizi öğrenmek istesinler? Sizin ekonomik, kültürel, politik anlamda bir başarı sağlamanız gerek ki insanlar bu dili öğrenmek istesinler. Diziler bu misyonu üstleniyor. Hem de Brezilya dizileri gibi sadece aşk ve entrika konulu diziler değil, bizim dizilerimizde konu çeşitliliği daha fazla. Dizileri desteklemek ve alkışlamak gerekir, Türk kültür hayatının bir başarısıdır. Ama tabii sadece diziler değil bunun arkasında büyük bir edebiyat birikimimiz var.
Ahmet Ümit – Yazar
GENÇLİK AYRI BİR ULUS
- Yunus Emre Enstitüsü çok güzel bir proje. Farklı ülke ve kültürlerden birçok genç arkadaşı bir arada görmek beni çok etkiledi. Ben onlar aslında gençlik diye ayrı bir ulus olarak ele alıyorum. Onları birleştiren ortak özellikleri, idealleri var. Mesela özgürlük ideali gençlik için çok önemli. - Ben Beyoğlu'nu yazıyorum çünkü orada çok farklı insanlar bir arada, bütün kültürler var. Ben Beyoğlu’nu yazdığım zaman dünyayı yazıyormuşum gibi geliyor. Çünkü orası küçük bir dünya.
DİZİLER KÜLTÜR ELÇİLERİ
- Ben başlarda bu dizi işini küçümsüyordum ama başka ülkelere gittiğimde gördüm ki diziler bir tür kültürel elçilik sağlamış. Yunanistan’a gittiğimde sordum neden Türk dizilerini izliyorsunuz diye; 'Bizde kaybolan aile ilişkileri sizde devam ediyor. Bizde 50 yıl önce bitmiş olan birşeyin sizde devam ettiğini görüyorum. Bu yüzden çok severek izliyorum' dedi.
BAŞKOMSER NEVZAT EMEKLİ OLMAYACAK, ALİ VE ZEYNEP EVLENMEYECEK
- Yazmak benim için bir mutluluk biçimi. Şanslı yazarlardan biriyim. Yazdıklarım çok okunuyor ve bundan para kazanıyorum ve hayatımı devam ettiriyorum.
- Romanlarımın baş karakteri Nevzat’ı öldürmeyi ya da emekli etmeyi düşünmüyorum. Zeynep ile Ali de evlenmeyecek. Evlenirlerse aşk bitecek. O yüzden evlendirmeyeceğim.
Selim Bayraktar – Oyuncu
BİRBİRİMİZDEN TEK FARKIMIZ KONUŞTUĞUMUZ DİL
- Aslında birbirimizden hiçbir farkımız yok. Tek farkımız konuştuğumuz dil.
- Irak Kerkük’te doğdum. Türkmen bir ailenin çocuğuyum. Orada bir Türkmen ailesi olmanın bedeli ağırdı. Oradan kaçmak zorunda kaldık. Dağlarda atların sırtında Türkiye'ye geldik. Evimizi her şeyimizi bırakıp.
- Doğdumuzdan beri hep bir Türkiye sevgisi ile büyümüştük. Türkiye’den gelen tırların lastiklerini koklardık, Türkiye’den koku getiriyor diye. Irak’ta muz yoktu o zamanlar. Şoförler bize muz verirlerdi ben o muzu yemez saklardım. Çürüdüğü zaman gömüp üzerine Türk bayrağı dikerdim. Kendime Türkiye’den gelen şeylerle oluşturduğum bir Türkiye köşesi yapmıştım bahçede.
YABANCI ÖĞRENCİLERİN BİRBİRİNDEN FARKLI TÜRKÇE ÖĞRENME HİKAYELERİ...
"TÜRK ARKADAŞIMA DÜĞÜN HEDİYESİ OLARAK TÜRKÇE ÖĞRENDİM"
Litvanyalı öğrenci:
Türkçe’yi ilk defa Eurovision’da Mor ve Ötesi grubunun Deli şarkısında duydum. Çok hoşuma gitti. Şarkının ne anlattığını çok merak edip araştırdım. Ve sonrasında Türkçe öğrenmeye karar verdim. Şimdi Türkoloji bölümünde okuyorum. İnanıyorum ki bu benim kaderim.
İngiltereli öğrenci: Londra’dan geliyorum. En yakın arkadaşım Türk. Evleniyor. Ona özel bir düğün hediyesi vermek istedim, o yüzden Türkçe öğrendim ve düğünde herkesin önünde Türkçe bir konuşma yaptım. Türkiye’ye gelirken onlara İspanya’ya tatile gidiyorum dedim. Düğünde çok büyük bir sürpriz oldu.
İranlı öğrenci: Türkçe benim ikinci dilim oldu. Türkçe’yi televizyondan dizilerden öğrendim.
Tunuslu öğrenci: Muhteşem Yüzyıl’ı çok seviyorum. Türkçe’yi dizilerden öğrendim.
Gürcü öğrenci: Ben de dizileri izleyince Türkçe öğrenmeye merak sardım.
Kazakistanlı öğrenci: Biz Türkiye’de geçirdiğimiz 5 haftada birbirimize, o millet bu millet diye bakmadık hiç, sadece Türkçe konuşarak birbirimizi sevdik.
İtalyan öğrenci: Burada Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmak istiyorum, o yüzden Türkçe öğreniyorum.
Bölümün tamamını izlemek için TIKLAYIN!