TÜRKİYE'DE KADIN OLMAK GENÇ BAKIŞ'TA TARTIŞILDI!
Türkiye'de kadın olmak dün gece Toplumbilimci Yazar Prof. Dr. Emre Kongar ve İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü Avukat Nazan Moroğlu'nun konuk olduğu Abbas Güçlü ile Genç Bakış'ta tartışıldı...
ERKEK BASKISINA ANNELER DE ORTAK OLUYOR
Prof. Dr. Emre Kongar - Toplumbilimci - Yazar
- Kadın sorunun kendisi bir görüntü, bütün bunların temelinde insan hakları meselesi var.
- Kadınlar sadece Türkiye'de şiddete ve ayrımcılığa maruz kalmıyor. Bütün dünyada kadına bir baskı var, bu toplumsal tarihin baskısıdır. Amerika'da, eşit işe daha az ücret alarak, Türkiye'de şiddet görerek, 11-12 yaşında evlendirilerek...
- Tarım, sanayi ve şimdi de bilişim devrimi...
Türkiye'nin trajedisi şu; bu üç devrimin kadına karşı davranışlarının hepsi bir arada. Çok az bir sayıda da olsa fevkalade çağdaş bir kesim var, bilişim devrimini yaşıyor. Mesela Gezi Parkı'nda bu çocuklar vardı. Bilişim devriminde; hiçbir fark gözetmeksizin herkes eşit. Endüstri devriminde, toplum kentleşmiş ama hala erkek ve yaşlı egemen feodal kültür var. Bir de tam tarım kesimi var ki, 11 yaşındaki çocuk gelin ediliyor. Bu üçü bir arada yaşandığı için korkunç bir trajik durumla karşı karşıya Türkiye.
- Kadına ve gençlere pozitif ayrımcılık yapacaksınız. Çünkü daima onlar eziliyor toplumda.
- Maalesef toplumun erkek egemen baskısına anneler de katılıyor ve çocuklarını böyle yetiştiriyor. Erkeği yüceltip, kızı bastırıyorlar. 'Aman kızım gezme adın çıkar, bir an evvel evlen bir aile kur, o erkektir yapar, babana söylerim kemiklerini kırar' diye...
- Kadının değerini erkekler biçiyor. Mal gibi görüyor kadını. Üstelik eşit, saygın bir mal gibi de değil. Terliği, pijaması gibi. Kıskançlık da, namus cinayetleri de bu yüzden yaşanıyor.
- Hem kadına karşı şiddeti ve hem de her türlü ayrımcılığı aşmamız için mutlaka empati gücü gençler yetiştirmemiz lazım.
"YASALAR YETMEZ ZİHNİYETİN DE DEĞİŞMESİ GEREK"
Avukat Nazan Moroğlu - İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü
- Soyadı kuralı kadını mal gibi gösteriyor. Kimin elindeyse onun adını taşıyor kadın. Önce babanın, evlenince de kanunen zorla verilen kocanın soyadı. Yani kadının kimliği bile kanunen ikincil olarak düzenlenmiş.
- Yasaları istediğiniz kadar eşitleyin. Yasa herşey değil zihniyetin de değişmesi lazım. Ataerkil bir zihniyet var ve bunu ancak eğitim yoluyla değiştirebiliriz.
- Yasaları hayata geçirmek için önce kadınların haklarını bilmeleri lazım.
- Baroların kadın hakları merkezleri var. Topluma her çıkan yeni yasayı, özellikle de kadınlara anlatıyorlar. Ayrıca bütün baroların adli yardım merkezleri vardır. Ücretsiz avukat verir. Geçtiğimiz yıl İstanbul Barosu Adli Yardım Servisi'ne 13 bin 500 kadın başvurdu. Bir kısmı boşanma davasıydı bir kısmı şiddet ya da velayet davasıydı.
- Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri kurulsa fevkalade yol alınacak fakat yönetmeliği iki yıldır çıkmadı.
- Yeni yapılan bir düzenlemeyle doğum iznini 30 haftaya çıkarıyoruz diye bir duyuru yapıldı kamuoyuna. Sanayiciler, iş adamları bundan sonra kadın çalıştırmayız dediler. Siz altyapısını hazırlamadan kadın istihdamını nasıl geliştireceksiniz. Bugün 10 kadından sadece 2'si çalışabiliyor. Ve bu çalışanlar da üniversite mezunu.
- Dünyada 900 milyon civarında insan okur-yazar değil ve bunun 650 milyondan fazlası kadınlar.
- Siyaset arenasında tamamen erkek egemen bir tablo var. Ancak pozitif ayrımcılık kuralları uygulayan ülkeler bunu aşmıştır. Aslında Türkiye, Cumhuriyet ile birlikte doğru bir başlangıç yapmıştı ama aynı hızla ilerleyemedik.
- Cinsiyetler arası ayrımcılık, demokrasiyi engelliyor. Kadın ve erkeğin siyasette de eşit olmaları çok önemli. Türkiye'de siyasette Avrupa'da olduğu gibi yüzde 40-50 gibi bir kota getirilmezse bu eşitlik sağlanamaz.
- Türkiye'de 1935 seçimlerinde Meclis'e 18 kadın vekil girdi. O rakam o dönem için çok önemliydi ve Türkiye kadınların parlamentodaki temsili açısından dünyada ikinciydi. O dönemde Norveç'te de kadınlar aynı orandaydı. Bugün parlamentoda kadın oranına göre sıralama yapıldığında, Türkiye 135 ülke arasında 120. Norveç ise 2. Sırada.
- Kadına yönelik ruhsal şiddete de artık yasal yaptırım uygulanıyor.