Eleştirilerin odağındaki isim CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum Abbas Güçlü ile Genç Bakış'ta üniversite öğrencilerinin sorularını yanıtladı. "Kağıttan kaplan" açıklamasının perde arkasından, Oda TV baskınına, Torba Yasa'dan, yargı reformuna gündemin en önemli tartışmalarına dair çarpıcı açıklamalar yaptı...
İstanbul Kültür Üniversitesi'nden canlı yayınla ekrana gelen Genç Bakış yine sabahın ilk ışıklarına dek sürdü...
İşte Batum'un açıklamaları;
Prof. Dr. Süheyl Batum - CHP Genel Başkan Yardımcısı
Darbe çığırtkanlığı yapmadım
- "Kağıttan kaplan" sözünü tamamen bilinçli olarak söyledim. Hçbir şekilde geri adım atmadım. Benzer bir sözü Bülent Arınç söyledi. Türkiye'de kıyamet koptu mu? Çıt yok. Mümtazer Türköne bunlar kağıttan kaplandır diye yazmış. Hiç duydunuz mu? Sayın Başbakan şehitlere kelle dediği için tazminata mahkum oldu. Haberiniz oldu mu? Ama Süheyl Batum söylediğinde bir anda tüm televizyonlarda birinci haber. Bu size ilginç gelmiyor mu?
- Ben dedim ki Türkiye'de ne kadar darbe yapılmışsa solun üzerinden geçmiştir, solu ezmiştir. Ve dedim ki Süheyl Batum'un evini bile arayamayacağın iki ihbar telefonuyla kozmik odanı arayabiliyorlarsa en azından" yahu ne yapıyorsunuz?" demen gerekir. Burada darbe çığırtkanlığı yok. Yargılanırsam metnin hepsini göreceksiniz eğer orada darbe çığırtkanlığı, hakaret varsa o zaman zaten mahkum olurum.
Hrant Dink de tek kelime ile yargılanmıştı
- Bir kişi gidip televizyonların çektiği bir yerde; "Hadi ordu ne duruyorsunuz, darbe yapın der mi?" Böyle birşey söylemedim. Ama yargılanırsam konuşmanın metnini alıp gideceğim. Bu 35-40 dakikalık bir konuşma. Sözümona bağımsız haber kanallları, bu işin duayeni denilen gazeteciler özel programlar yaptılar. Bir kişi bile getirin bakalım bu konuşmanın tamamında ne diyor, kastı neymiş dedi mi? Rahmetli Hrant Dink de bir tek kelime sebebiyle yargılanmıştı. O zaman hepimiz bir kelimeyle insan yargılanır mı dedik. Ama CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum söz konusu olunca bir tek kelimesiyle 5 gün boyunca programlar yapıldı.
Kılıçdaroğlu yalnız ben konuşurum demedi
- Yürütmenin başı Başbakan yasamanın başı Meclis Başkanı'na "Sen mi susturursun, ben mi susturayım?" derse burada kurumsal bir yanlışlık vardır. Kılıçdaroğlu ise bana "Sadece ben konuşurum" demedi. Ordu sadece genel başkan katında eleştirilir dedi. Yani şunu söylemek istedi; "Bu konuda eleştiriniz varsa bana iletin ben ileteyim, ben muhattap olayım dedi. Kesinlikle hiçkimse konuşmasın sadece benim fikrim vardır demedi.
Oda TV baskını korkunç
- Oda TV baksını demokrasi açısından çok korkunç birşey. Bu gazetecileri haber verdikleri için gözaltına alıyorsun. Basın Kanunu'nda bütün demokrasilerde olduğu gibi bir değişiklik yaparak gazetecinin haber kaynaklarının, elinde bulundurduğu habere yönelik bilgi ve belgelerinin mutlak dokunulmazlığını sağlamak zorundayız. Gazeteciyi yazdıklarından dolayı eleştirmek başka birşeydir, bu belgeler var da sen bunu neden savcıya vermedin diye mahkum etmek başka birşey. Biz mutlaka bu değişikliği yapacağız.
AKP özel bir medya yarattı
- Türkiye’de bir oyun oynanıyor. İşsizlik arttı, tarım, hayvancılık bitti, inanılmaz bir hukuksuzluk sürüyor. Ama bunların hiçbirisi tartışılmıyor. İşsizlik kader değildir mitingi yapıldı cumartesi günü. Siz hiç tarafsız denilen televizyonlarda bile buna dair bir açık oturum izlediniz mi? İzleyemezsiniz. Çünkü AKP özel bir medya geliştirdi. İşsizlik, yoksulluk yerine sizin bir kelimenizi alıyorlar ve oradan olay yaratıyorlar.
- Gazetecilik kisvesi altında iş yapan, polis kisvesi altında Türkiye'de polislik yapan bir adama, Taraf Gazetesi'nin bir yazarına birileri telefon edip "Abi darbe yapıyorlar" derse, o gazeteci bunu; "Cevap ver Süheyl Batum" diye başlığa taşırsa ve adamın rezil olduğu ortaya çıkarsa bu hiç haber olmaz mı?
Böyle bir rejimde yaşamak istemiyorum
- Ben Recep Tayyip Erdoğan’ın kurduğu AKP demokrasisini beğenmiyorum. Türkiye'deki halkların buna layık olduğunu düşünmüyorum. Ben yüzde 10 barajlı, dokunulmazlıkları olan, kişi özgürlüklerinin olmadığı, insanlarının dinlendiği, fişlendiği ve bunların da sadece Recep Tayyip Erdoğan iktidarını sürdürebilsin diye yapıldığı bir rejimde yaşamak istemiyorum. İsterse Avrupa'nın tamamı bayılsın beni ilgilendirmiyor.
Biber gazı, tazyikli su, cop... Ne güzel demokrasi!
- Torba Yasa dediler. Üç madde beş madde derken bir sürü madde dahil oldu ve görüşüldüğü yer sadece plan bütçe komisyonu. Sendikacılar değişmesini istedikleri bir kanun hakkında bir öneri hazırlayıp götürüyorlar randevu bile alamıyorlar hiçbir bakanla görüşemiyorlar. Parlamentoya gidiyorlar sonuç alamıyorlar. O zaman gösteri yürüyüşü haklarını kullanıyorlar. Karşılaştıkları şey biber gazı, su, cop, dayak... Ne güzel demokrasi!
- Torba Yasa ile artık sözleşmeli personel ve geçici personeli sürekli hale getiriyorlar.
Başkanlık sistemi değil diktatörülük kurulur
- Yargısını yandaşlaştırmaya çalışan, Meclis'i çalıştırmayan, Meclis Başkanı'na sen benim emrimde çalışıyorsun diyen bir anlayışla başkanlık sistemi kurulmaz diktatörlük kurulur.
12 Haziran'dan sonra herkes kadroya geçecek
- İktidara gelirsek kesinlikle 70 bin sözleşmeli öğretmeni kadroya alacağız ve ataması yapılmayan öğrencilerin de atamasını yapacağız. Böyle bir devlet memuru anlayışı olmaz.
- Türkiye'de işin rezilliği şuradan başlıyor; sözleşmeli personel, 4-B, 4-C geçici memur, geçici personel, sözleşmeli memur... Böyle bir sisteme CHP kesinlikle karşıdır. CHP 13 Haziran günü iktidar olur en geç 15 gün içinde yasa değişir herkes kadrosuna geçer.
- 12 Haziran diyoruz ama seçim tarihi bile henüz belli değil. Başbakan ne zaman uygun görürse. Cumhurbaşkanı'nın görev süresi de hala belli değil. Böyle birşey olabilir mi?
Başbakan faili meçhullere karşıymış!
- Faili meçhuller için CHP 4 kez araştırma önergesi, 12 Eylül’ün yargılanması için de yasa teklifi verdi. Bunlar AKP’nin oylarıyla reddedildi. Sivas katliamını
yapanların avukatlığını o günlerde Refah Partisi'nden Adalet Bakanı olan biri üstlendi. O zaman sayın Başbakan neredeydi? Futbol mu oynuyordu? Hayır o zaman o partiden İstanbul gibi büyük bir şehrin belediye başkanıydı. O zaman; "Sayın Adalet Bakanı aynı parti mensubuyuz, başka avukat mı kalmadı, Sivas katliamını yapanların avukatlığı üstlenilebilir mi?" dedi mi, demedi. Şimdi sayın Başbakan faili meçhullere karşıymış, biz savunuyormuşuz.
- Hrant Dink AKP iktidarı döneminde öldürüldü. Dava hala bir milim ilerlemedi. Onun öldürülmesinde ihmali olduğu söylenen emniyet görevlilerini 3 sene korundu. Nerede faili meçhullere karşı çıkmak. Kemal Türkler’in faili bilinirken dava zaman aşımına uğradı. Kimin zamanında AKP hükümeti zamanında.
Anayasa Mahkemesi Yargıtay ve Danıştay'ın üstü değil
- Yargıtay ve Danıştay yüksek mahkemedir. Kararları kesindir. Diyorlar ki Anayasa Mahkemesi artık Yargıtay ve Danıştay'ın kararlarını iptal edebilecek. Biz buna karşı çıkıyoruz. Çünkü Anayasa Mahkemesi Yargıtay ve Danıştay’ın üstü değildir. Kararlarını iptal edemez. Sadece norm denetimi, kural denetimi yapar.
- Yargıtay ve Danıştay'da üye sayısının arttırılması tartışılırken her partiden bir konuşmacı olabilir ve 5 dakika ile sınırlıdır dediler. Bunun üzerine bizimkiler komisyonu terkedip, istifa etti. Yeni üyeler seçilmesi gerekirken oturup yasayı görüşmeye devam ettiler. Böyle bir hukuk devleti olmaz. Ama 13 Haziran'dan sonra Anayasa Mahkemesi Yasası'nı, Anayasa Mahkemesi'nin bağımsızlığı ve üyelerinin hukukçulardan oluşması üzerine yeni baştan kuracağız.
Artık tuz koktu...
- Düşünün ki hukukçu olmayan bir Anayasa Mahkemesi Başkanı diğer hukuk kurumlarını eleştirip bunlar da herşeye karşı çıkıyorlar diyor. Diyorum tuz koktu. Bunu değiştireceğiz. Elimize geçirmek için değil. Bağımsız yargıyı mutlaka oluşturacağız. Çünkü demokrasilerde AKP'nin yargısı CHP'nin yargısı yaptığınız zaman bu rezil durum ortaya çıkar.
AKP birilerine Ergenekoncu deme gereği hissediyor
- Bugün demokrasinin önündeki en büyük tehlike AKP iktidarı ve onun getirdiği ılımlı islam devleti projesidir. Türkiye’de AKP iktidarı bir ılımlı islam rejimini oluşturmak için kurgulandığından birilerine Ergenekoncu deme ihtiyacını hissediyor.
Anadil öğretilebilir ama anadilde eğitim olmaz
- Kürt sorunu tabii ki çok önemli. Biz mutlaka Anayasa'da eşit yurttaşlık ilkesini getireceğiz, o bölgede yoksulluk problemini çözeceğiz dedik. Hatta bütün Kürt derneklerine sizin dil konusunda nasıl bir talebiniz var diye sorduk. Bunları yapıyoruz. Anailde eğitim konusunda anadilin öğretilebileceğini ama mesela bir tarafta Türkçe bir tarafta Kürtçe eğitim yapan iki tane üniversite olamayacağını söylüyoruz.
Gelin barajı kaldıralım
- Yüzde 10 barajını mutlaka kaldıracağız. Bütün kesimlere kendini parlamentoda ifade etme imkanı getireceğiz. AKP'ye gelin hemen barajı ve özel yetkili ağır ceza mahkemelerini kaldıralım, Anayasa'yı yine yaparız 13 Haziran öncesinde veya sonrasında diyoruz.
Kısa kısa...
- Siyasal sistemimizde sıkıntı var. Ben de o yüzden uzun süre siyasete girmedim.
- Biz KCK davasını da takip ediyoruz.
- CHP şu an varoşlara gidiyor. Bütün halk kesimlerine gidecek. Her eve tek tek gideceğiz. Gidiyoruz da.
- Aramızda iki farklı görüş çıkınca bunlar anlaşamıyor diyorlar. Tabii ki farklı görüşler olacak.
- Yürüyeni dövüyorlar, komisyonda dinlemiyorlar buna da ileri demokrasi diyorlar.
- Başörtüsü sorununun üniversitedeki kızların özgürlük sorunu olarak çözülebileceğine ben bir anayasa hukukçusu olarak inanıyorum.
- Şüphe sanığın lehinedir. Bizdeyse en büyük delil denilen cd düzmece çıkıyor.
- Kişiler için söylemiyorum, kurumsal olarak medya çok bariz bir şekilde baskı altındadır. Vergi memurları orada oturuyor inceliyor. Tamamiyle baskı altına almak için.
- Mehmet Altan bir gün hukuksuzluklardan bahsedilirken dedi ki; "Boşverin bunlar usul hatası, usul önemli değil amaç ulvi" dedi. Düşünün liberal bir gazeteci bunu söylüyor.