Skip to main content
x 

Süheyl Batum Genç Bakış'taydı!

'Anadil öğrenmeye evet anadilde eğitime hayır!'

 Süheyl Batum Genç Bakış'taydı!
Süheyl Batum Genç Bakış'taydı!

Abbas Güçlü ile Genç Bakış’ın dün gece yayınlanan bölümünün konuğu CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Süheyl Batum’du. Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nden ekrana gelen programda 2011 seçimlerine doğru CHP’deki yeni tablo ve iktidar hedefine doğru atılan adımlar tartışılırken 2010 yılının önemli olayları da değerlendirildi. Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği program sabahın ilk ışıklarına dek sürerken dışarıda kalan öğrenciler kar yağışına rağmen program bitene kadar içeri girebilme umuduyla bekledi. Batum gündemin sıcak gelişmelerine dair sorulara  çarpıcı yanıtlar verdi. 

İşte programdan satıbaşları;

Prof. Dr. Süheyl Batum
CHP Genel Başkan Yardımcısı

Hükümet ve MGK'nın söyledikleri yanlış

- İki dil ve özerklik konusunda MGK'nın,  hükümetin söyledikleri yanlış. Hele hükümetin bu kadar sert tepki göstermesi çok yanlış çünkü  zaten kendisi yaptı bunu Kürt açılımı, demokratik açılım, Milli Birlik Projesi, Kardeşlik projesi her 15'te bir ad değiştirdiler ama içerik yok.

- Adalet Bakanı Habur'da seyyar mahkeme kurdurdu. Adalet Bakanı'na da gidin kurun, bu adamları içeri alın, çünkü ABD ile biz öyle anlaştık diyen kim? Başbakan.

- Biz kültürel hakları tanıyacağız. Türkiye Cumhuriyeti'nde hakkını alamamış, dilini öğrenmek isteyip öğrenememiş tek bir kişi kalmayacak.  Bölgedeki yoksulluğu sileceğiz ve yüzde 10 barajını kaldıracağız.
 
Evet hatalar yaptık, insanları ayırdık!
-  CHP'nin içinde kavga gürültü yok. Evet hatalar yaptık, insanları şucu bucu diye ayırdık. Ama biz artık bunun halka güven vermediğini ve bize iktidar getirmediğini anlamış durumdayız. Artık şucu bucu değil Türkiye’nin demokratikleşmesini isteyen sosyal demokrat bir partiyiz.
 
- CHP  ne yapacağını somut şekilde söylemiyor deniyor. İnsaf, insaf! Dünyadaki uygulamalara bakın dünyada bir muhalefet partisine çık paralarını da anlat, projelerini de yaz-çiz anlat denilen, iktidara ise bir demokratikleşme programını bile anlatmadın denmeyen bir ülke var mı?
 
- Biz yuvarlak laflarla oy almaya çalışmayacağız. Ama bundan birileri memnun olmayacak, “gel projeni tartışalım diyecekler. İktidarın projesini tartışmayan adamlar muhalefet projesi tartışacak. 

Anadil öğrenmeye evet anadilde eğitime hayır

- Biz 6 ay boyunca sorduk İçişleri Bakanı'na "nedir bu açılımın içeriği?" diye. Cevap yok. Çünkü bir politikası yok ki. Bizim açılıma karşıtlığımız ya da fikir birliğimiz yok. Ekonomik, siyasal demokratikleşmeye katkı sağlayacaksa gelsin, ama Kıbrıs, Ermeni ya da başka bir politikada bir şey empoze etmesin.

- Dünyada hiçbir devletin ya da kişinin bir başkasının alfabesini, dilini küçümseme hakkı yoktur. Bu nedenle Kürt kökenli vatandaşlarımızın anadillerini öğrenme haklarının temel haklarından biri olduğunu düşünüyoruz. Yalnız anadilde eğitimin bunu Türkiye’yi bölebileceğini düşünüyoruz.

Açılımı eleştiriyoruz ama...

- Açılımı kesinlikle eleştiriyoruz. Ama Türkiye’de insanları dışlayarak bir yere varamayız. Beğenseniz de beğenmesenizde sorunlara çözüm üretmek zorundayız. Bunlardan birisi Kürt sorundur. Oradaki vatandaşlarımız yoksulluk, eğitimsizlik ve baskılarla boğuşuyorlar. Bizim o insanlara mutlaka güven vermemiz lazım.

Keşke "Sazan Aksu" demeseydim!

- Ben kesinlikle ve kesinlikle Sezen Aksu’ya referandumda “evet” diyecek diye “sazan” demedim. Açılım çıktığında birileri bize “bunu kabul edin” dedi. Biz de dedik ki;  "nedir kardeşim bu bize anlat." O sırada Sezen Aksu bana göre yapmaması gereken bir açıklama yaptı ve bu açılıma katılmayanlar iki cihanda lekelidir dedi. Ben de; Sezen Aksu bunun bir açılım olmayacağını, nereye gideceğini, bir müttefik istediği için yapıldığını biliyorsa böyle birşey demeye hakkı yok. Ama eğer hiçbirşey bilmeden Başbakanımız öyle söyledi diye söylemişse  böyle bilip bilmeden her lafa atlayana Sazan Aksu derler dedim. Ama sonradan keşke demeseydim dedim. Hala gerekçemin arkasındayım, bize öyle birşey söylemeye hakkı yok ama benim ne olursa olsun bir kişiye hakaretamiz bir şey söylemem doğru değil, kendimizi tutmamız lazım. Siyasetçinin biraz daha düşünüp ağzından çıkanı iyi tartması lazım.

Yeni görevim tenzili rütbe değil

- Sayın Kılıçdaroğlu işbaşına geldikten sonra Türkiye'de dürüst, ilkeli bir siyaset yapılabileceğine inandım ve siyasete girdim.

- CHP'de kurultay sonrası işler daha da oturdu ve ben de anladığım işe geçtim, Seçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan yardımcısı oldum. Bu bir tenzili rütbe değil.

Gürsel Tekin'le yumruklaşmadık

- Medyanın üzerinde baskı oluşturulunca ortaya ilginç bir medya anlayışı çıktı. Amaç doğruları söylemek değil insanların kafasında şüphe uyandırmak. Kurultay'ın ertesi günü Gürsel Tekin ve benim için kurultay salonunda yumruklaştılar haberi çıktı. Oysa ben o akşam bir canlı yayındaydım. 3 gün sonra Parti Meclisi'nde tekrar yumruklaşma aşamasına geldiğimiz yazıldı. Bu tesadüf değil, "bunlardan birşey olmaz hep kavga ediyorlar" görüntüsü verme çabası. 

Karayalçın İmralı'dan talimat almışsa Baykal'a sorun

- Karayalçın’ın İmralı’dan talimat aldığı nereden çıkarılıyor? Ben Karayalçın gibi birinin İmralı’dan talimat aldığına inanmıyorum. Baykal diyorsa Baykal’a soralım. PKK’dan talimat aldı diyorsa ya doğrudur, ki o zaman Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı göstermemesi gerekir. Eğer almadıysa da Baykal’ın böyle söylememesi gerek. Varsa kaydı getirin Deniz Baykal'a birlikte soralım.

Vahşi cinayetler 16 kat artmış!

- Kadına karşı vahşi şiddet kullanarak işlenmiş cinayet sayısı 2002'de 64, 2008'de 460, 2009'da 963, 2010'da 1020. Sakın yanlış anlaşılmasın bunu AKP'liler yaptı demiyorum ama  Türkiye'de öyle bir iklim yaratıldı ki kadına karşı şiddet kullanmak doğal birşey oldu. Bunu değiştirmeden ileri demokrasiye geçtik demek koskoca bir yalan olur.

Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan , bakanlar bağnazlığı yerleştirmeye çalışıyor
- Biz asla türbanı bağnazlığın simgesi olarak görmüyoruz. Bugün  Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, siyasetçiler o pıırıl pırıl kızlardan çok daha bağnazdır. Türkiye'ye bağnazlığı yerleştirmeye çalışmışlardır.

Hani 12 Eylül yargılanacaktı, ne oldu?

- Şimdi mahkeme İstanbul Üniversitesi’nin içerisinde ve çevresinde önleme arama yapılmasını istemiş.
Bir hukuk devletinde böyle bir karar verilemez. İşte HSYK boş yere değiştirilmedi. Kadınlara pozitif ayrımcılık  dediler, memurlara toplu sözleşeme,  Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı dediler, 12 Eylül’den hesap soracağız dediler. 3.5 ay geçti ne oldu? Bir tane savcı Kenan Evreni çağırdı mı, hiçbir hak verildi mi? Ama Anayasa Mahkemesi ele geçti, HSYK tamamen Adalet Bakanı'nın emrine girdi. 

- Bunların hiçbiri demokratik hukuk devletinde olmamalı. İktidara geldiğimizde bunları mutlaka değiştireceğiz.

Ne laikçiyiz ne laikperest

- Türbanda kesinlikle AKP’lileşmedik. AKP yıllarca kadınların özgürlüklerini sadece türbana bağladı. Bunu da çözmek istemedi. Bizi de kandırdı. Biz de bu sorunları görmezden gelmenin anlamı yok, biz bunun üzerine Başbakan’a sen yıllardır doğruları söylemiyorsun .Senin türbandan anladığın sadece üniversiteye girmemesi mi dedik evet dedi. Bu ne demek ilkokullara da girer devlet memuru da olur. Türkiye’deki tüm sorunları çözeceğiz ama hukuki olarak. Söz veriyoruz bir özgürlük sorunu olarak türbanı çözeceğiz ama laik bir ülkede dine dayalı kurallar olmaz.
 
- Biz ne laikperestiz ne laikçiyiz. Ama şimdi demokratik, laik, sosyal cumhuriyeti sayarken korkmaya başladık. Laikliği en son söylüyoruz çünkü bunlar dinsiz diyorlar. Bunu laikliğe inanmayan ortadan kaldırmak isteyen kesimler söylüyor.  

Solculuk kesinlikle dinsizlik değildir

Solcukluk kesinlikle dinsizlik değildir. Türkiye'de bu sistemi kuranlar, devam ettirenler bunun dinsizlik olarak algılanması için üzerine düşeni yıllarca yapmışlardır. Bu oy almanın çok rahat bir yoludur. Türkiye'de bunu yapan iktidarlar çok güç kazanmışlardır.

Benim Merkez Sağ'da yerim yok,hiç de olmadı!

- Ben hayatımın hiçbir safhasında merkez sağa ne girdim, üye oldum ne de merkez sağ ile bir düşünceyi paylaştım. Ama 2007’den sonra Türkiye’de mutlaka bir şey yapmak gerekir diye düşünüp Atatürk cumhuriyetini savunan tüm insanların bir araya gelerek Türkiye’de bir şahlanma oluşturabileceğini düşünüyordum. O dönemde CHP'nin yüzde 20 bana yeter diye düşündüğünü ve bu şahlanmayı CHP ile gerçekleştiremeyeceğimizi düşünüyordum. O dönem de bana merkez sağdan çok çağrı geldi. Ama ben onlara benim burda yerim yok hiçbir zaman da olmadı dedim.

Hani özgürlükler?

- Geçen gün bir kadınımızı kocasının dayaklarından kurtaramadık, öldürüldü. Kocasından sürekli dayak yiyen bu kadını koruyamayan bir hukuk sistemi olur mu?

- Türbana özgürlük bildirisini imzalayanların çoğunu bizim Cumhurbaşkanımız rektör yaptı. Ama geçen gün bir rektörümüz çıkıp "sizi üniversiteden atarım" diyor. Ne oldu? Hani üniversite özgürlüklerin alanı olacaktı.

- Artık milletvekillerimizin çoğu liderin vekili oldu. Başbkan çıkıp "tutarım kulağından atarım bu bakanları" diyor, hiçbir bakan "Ne diyor Başbakan?" demiyor, "Bana demedi, bana demedi" diyor.
 
- Bizim iktidarımızda kesinlikle geçici işçi, taşeron işçi, 4-C'li, 4-B'li personel , sendikasız işçi kalmayacak.
Ve biz mutlaka örgütlenme özgürlüğünü her alanda ön plana alacağız, koruyacağız. AKP bunları değişirmeyi düşünemez bile çünkü bunlarla besleniyor.

- Bu hükümet Kamu İhale Kanunu'nda 23 kez değişiklik yaptı. Neden? İstediğine istediğini versin diye.

KPSS'nin sorumlusu nerede?

- İptal edilen KPSS’nin sorumlusu kim? Elbet vardır bir sorumlusu ama kim? Ne bakan var, ne çalan var. Demokratik hukuk devletinde böyle bir rezillik olamaz.