Ak Parti’den neden ayrıldı?
2008’de merkez yürütme kurulunda yaptığımız tartışma üzerine istifa ettim. Partinin en güçlü 2. adamıydım. Islami kesime özgürlükler sağlanmıştı. Bende dedim ki "İslami kesim üzerinde baskılar ortadan kalktı ama alevi sorunu var. Devletin doğrudan doğruya bir inanca müdahalesi var. Bununda kalkması lazım. Kürtlerin de ana dilde eğitimini ve kimliğini belirleyecek ve bunun üstündeki yasaklarında kaldırılması gerekir” dediğimde bana şu cevabı verdi “ Ben bütün Güneydoğu Anadolu’yu gezdim, hiçbirisi benden Kürtçe konusunda bir talepte bulunmadı bu bir.
İkincisi Kürtlerin devleti mi var ki dili olsun." İki tane absürt cevap. Dedim ki;” bir kere devlet ile dil arasında irtibat kurmanız yanlış çünkü 170 taneye yakın BM üye var. Ama 5000'e yakın dünyada dil var. İkinci olarak da Kürtlerin devleti var dedim” hayret ile sordu -Nerede? Dedim "siz başbakanısınız T.C devleti de onların devleti. Onlar buranın vatandaşı.Üçüncüsü Atatürk’ün kurduğu Dil- Tarih- Coğrafya Fakültesi var. Bu fakültede Eti dili, Sümer dili, Latince öğretiliyor. Bu dillerin hepsi ölü dillerdir. Ama Kürtçe yaşayan bir dildir.20 milyona yakın vatandaşımızın ana dilidir. Onu yasaklamak, öğretmemek yanlıştır."
Ak partideyken her şeyi biliyordum ama hırsızlıkları bilmiyordum.
“Cumhurbaşkanının kendi algısı evrensel demokrasi ve özgürlükleri özümseyememesinden kaynaklanıyor”
Cumhurbaşkanının kendi algısı evrensel demokrasi ve özgürlükleri özümseyememesinden kaynaklanıyor. 2007 yılına kadar toplumsal mutabakata uyulmaya çalışıldı. 2008 yılına yani Kalfalık dönemim dediği zamana gelindiğinde bir ikilem ile karşılaştı. 28 Şubat döneminde birçok yasaklar getirilmişti.Müslüman kesim üzerindeki baskılar kalktı. “artık sonuç aldık herkes özgür “ diyordu. Aslında özgür olan kendisiydi. Tayyip Bey ile anlaşamadığımız nokta o noktaydı. Biz aynı programın içinde ilk defa “Kürt sorunu” diye bir başlık açtık. Açılımını 2005’de Diyarbakır mitinginde “Türkiye’de bir “Kürt sorunu” vardır. Bu sorun benim sorunumdur ve bu sorunu çözecek olan benim” demesidir.
“Sayın Erdoğan Türk usulü başkanlık” diye öneri ortaya attı. O gün bende ipler koptu”
2008 yılında Ak Parti’den ayrıldım ama Ak Parti üyeliğinden istifa etmedim. Milletvekilliğinden sonra da istifa etmedim. En son Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde “Türk usulü başkanlık” diye öneri ortaya attı Sayın Erdoğan. O gün bende ipler koptu.
“Ana dilimi öğrenmek temel hakkımdır. Bunu inkar etmek sömürgeci bir zihniyettir”
Kuran-ı Kerim meali gösteriyor ya Cumhurbaşkanı Kürtçe onu ben okuyamıyorum. Kimse de okuyamaz. Türkçe okumaya mecbur muyum? Sen benim efendim değilsin ki. Resmi dili anlaşabilmek için öğrenmek zorundayım ama ana dilimi öğrenmek temel hakkımdır. Ermenice serbest. Utanılacak noktalardan birisi o zaten.
HDP’ li olmaya nasıl karar verdi?
HDP’ ye girmiş olmam bir sol düşünceye sahip olduğum anlamına gelmez. Ben Ak partideyken de liberaldim. Fazilet Partisi'ndeyken de.HDP'ye girişimi Türkiye’deki devletin bütün kurumlarının işgal altında olduğunu ve hukuk devletinin, özgürlüklerin tehdit altında olduğunu düşünerek girdim. Bugün beni azad etseler memnun olurum. Ben bir oyun peşindeyim.
Seçim Döneminde Ak Parti – HDP Tartışmaları Danışıklı Dövüş mü?
Abdullah Gül’ün seçimi sırasında Anavatan ve Doğruyol partisinin danışıklı dövüşü sonucunda ikisi de gitti. Bugün de BDP ile Ak Parti arasında da bir danışıklı dövüş olması söz konusu olamaz. Bir müzakere sürecine aracılık yapma var. Fakat ayağını sürüyen karar mekanizması BDP veya HDP değildir. Karar mekanizması hükümet.
"Obama Okusa Hüngür Hüngür Ağlar "
Hem yürütmeyi hem yasamayı bir kişiye bağlıyorsunuz. Esad “Suriye usulü Başkanlık Sitemi” ile ülkesini yönetiyor. Hali ortada. İdam edilen Saddam, Libya'da Kaddafi... 1982 anayasasını açın Cumhurbaşkanı yetkisine bakın ABD anayasasını açın Obama’nın yetkisine bakın. Obama bunu okusa inanıyorum ki hüngür hüngür ağlar. Türkiye Cumhurbaşkanının yetkisi Obama’nın yetkisinden fazla.
Siyasette kadın
Her kademede kadınlara eşit hak veriyoruz. Doğuda, batıdan çok daha modern bir ilişkinin olduğunu göreceksiniz. HDP ve BDP’nin temel argümanı kadın özgür olmadığı sürece toplum özgür olamaz.
"Biz Türkiye Partisiyiz "
Biz HDP olarak Kürt partisi değil Türkiye Partisiyiz. Her kesimden insanlar var. Bütün renkleri içinde barındırıyoruz.
Aslında birileri Türkiye’yi bölmek istiyor. Ama biz bu ülkeyi böldürmeyeceğiz. Birileri bizi Hakkari’de, Şırnak’ta yaşatmak istiyor. Bizde diyoruz ki bu ülkeyi beraber kurduk, ilk kurşunu 1919’da biz attık. Ne İstanbul’u, ne Datça’yı, Bodrum’u birilerini bırakma niyetindeyim.
HDP barajı aşarsa ne olur?
HDP barajı aşarsa şiddetle diktatoryal yöne kayan Türkiye o tehlikeden kurtulur. Meclisteki ezici çoğunluk dengeli dağılıma tabi olur. TBMM‘de daha sağlıklı bir tartışma meydana gelir.
HDP barajı aşamazsa ne olur? Çözüm süreci etkilenir mi?
Ak Parti, Cumhurbaşkanı'nın Türk usulü başkanlık sistemini kurmak için istediği 400 ya da tenzilatlı 350 milletvekilini kazanmış olarak gelir. Doğu ve Güneydoğu’da ne MHP’nin de CHP’nin bir karşılığı yok.HDP’nin alacağı bütün milletvekilleri Ak Partinin hanesine yazılacak
"Kürdüm diyenin yüzüne tükürürüm" Lafı üzerine Kürtçe öğrendim.
1964 yılında Ankara’da Dikimevi meydanında bir pankartta şöyle yazıyordu: “Kürdüm diyenin yüzüne tükürürüm” Cemal Gürsel Cumhurbaşkanı. Orada başıma bir taş düştü. Kürtçeyi öğrenmeye karar verdim. Yüzüme tükürülecek ise bunu tam hak edeyim. Çünkü dilimi bildiğim zaman kürdüm. Yoksa asimile edilmiş, Türkleştirilmiş olan bir insanım ben.
“PKK terör örgütü değildir”
PKK terör örgütü değildir. Devlet terör örgütü ile masaya oturmaz. Bizim ona terör örgütü deme imkanımızı Sayın Erdoğan kaldırdı.
“Barajın tamamı ile kaldırılması taraftarı değilim”
Ben barajın tamamı ile kaldırılması taraftarı değilim. Ama %1 barajı alan dahi bir milletvekilini çıkarıp meclise göndermesini isterim. Her fikrin meclisteki kendini temsil etmesi dahilinde mecliste menfi enerji ortadan kalkar.
HDP ve seçim vaatleri
Bir insanın bugünkü asgari ücret ile geçinebilmesi mümkün değil. 1500 – 1600 lira bir asgari ücret öngörülüyor. Bunu tamamı ile işverenin sırtına yüklemek doğru değil. Devletin de buna katkı sağlamsı gerekir. Siyasiler seçim kaygısı ile o emeklilik sistemini öyle bozdular ki, şuan en büyük açık sosyal güvenlik kurumu açığıdır.
"Camideki imamında seçimle gelmesini istiyoruz"
Diyanet bağımsız olmalı, siyasete bulaşmamalı. Özerk bir yapıyı istiyoruz. Ve seçim ile gelecek. Camideki imamında, müezzininde seçim ile gelmesi lazımdır.
"Kıblemizde aynı olanlardan zarar gelmez"
Bence adalet devletin temelidir. İnsanlar adil bir şekilde yargılanabilecek düşüncesinde değillerse o ülkede huzur yoktur. Devlet yoktur. Şu anda onu yaşıyoruz. İmdi kendi taraftarlarını oluşturacak mahkemeler oluşturmaya çalışıyorlar. Ben bugüne kadar bir hakimin tutuklandığını hiç duymadım. Menfaat çatışmaları var. Devletin üst görevlerinde görev alanları Cumhurbaşkanının tabiri ile Pennsylvania atamadı. Sahte kararnameler ora da imzalanmadı. Bir Başbakan kalkıp demedi mi “ ne istediler de vermedik” Eğer orası bir suç örgütü ise o örgütün ortağı da bir Başbakan’dır.Yapılan şey doğru muydu? Hayır yanlıştı. O zaman yine söyledim. Bana “ Dengir bey kıblemiz aynı olanlardan bize zarar gelmez” dendi. Bilmiyorum şimdi kıble değişti mi?
“Demirel’in evrensel demokrasi anlayışını içselleştirebildiği kanısında değilim”
Korkunç bir hafıza sahibi siyasetçidir. Teşkilat ile ilişkisi çok güçlüydü. Evrensel demokrasi anlayışını içselleştirebildiği kanısında değilim. Demirel’in cumhurbaşkanlığı süresi bittiğinde sürenin uzatılması konusu konuşuluyordu.Mikrofonu açık unutulmuştu. Orada “hiçbir babayiğit benim karşıma çıkamaz, bu olacaktır”. O lafı duyduğum zaman derhal adaylığımı koydum. Hatta bir vasıta ile bana üzüldüğü iletilmişti. Ben böyle bir sözün demokrat bir ağızdan çıkacağını şahsen beklemiyordum. Bu korkuyu aşabilmek için aday oldum.
