Aşkın başlangıcı ilginç olabiliyor bazen! İlk görüşte de sevdiğine vurulursun, olumsuz bir anda da! Bir arkadaşının doğum gününde karşına çıkabilir; beklenmedik anda, beklenmedik bir yerde kapı açılır onu görürsün! Otobüste karşılaşıp, onu sosyal medyada kampanya başlatıp arayana da rastlarsın! Hakan, Melis'i ilk defa okulunda görür ve ona karşı bir şeyler hissetmeye başlar! İngiltere'ye gitmesine engel olacak kadar büyük bir duygudur bu! Taksici kılığındaki Hakan'ın gidişlerine engel olmasına kızan Melis'in isteksiz hamlesi yanağına gelmiş olsaydı bile, Hakan için nefrete dönüşmeyecek bir an olarak kalacağı şüphesizdi!
İşler, buluşma aşamasına geldiğinde, aşıklar sarılmanın yaratacağı bağlılığın peşine düşer! Bu bazen kendiliğinden gelişir ya da sinema izleme bahanesi ile Fiko'nun, sevgilisi Sibel'in omuzuna kolunu dolama çabasına dönüşür! Sıkıca sarılmanın yaratacağı aşk dolu duygu bağı, ömür boyu kopmayacakmışçasına kolların kenetlenmesine neden olur! Siz siz olun sıkıca sevdiğinize sarılın!
Doğanın hediyesidir çiçekler ve kadınlar! Sevdiğinize her zaman çiçeklerin saflığında aşkınızı sunun! Sevdiğinizin beklentisi ne kadar büyük olsa da, bir çiçek tüm kalbi doldurabilir! Tarık'ın uzattığı o tek çiçek, Bahar için o kadar anlamlı, o kadar büyük bir hediyedir ki inanın kurutup sonsuza kadar saklayacaktır! Aşk, bu kadar sade, bu kadar zengin bir duygudur!
Aşk, paylaşmaktır! Acıyı, mutluluğu... Kelimelerin yetemediği anlar vardır bazen! Sevdiğinin acısını, gözlerinden süzülen bir tek damla yaşta görmek mümkündür! O acıyı alıp, şişeye hapsetmek istersin! Bir daha o güzel gözlerden acının damlası akmasın diye! Hakan'ın, Melis'in gözyaşını silerken "Artık, ben varım! Gözyaşını sildiğim gibi, acılarını da silip atacağım!" der gibi!..
Gözler, gözlere; bedenler, birbirine kilitlenir! Doğanın coşkusunu kutlayan dans ritüelleri, aşkın ritüeline dönüşür! Ritmin esrikliğinde, aşkı kutsayan dans adımları doğar! Sevdiğinin duygularına bu kadar yakın olmak, dünyanın bütün olumsuzluklarını geride bırakmak, sadece iki kişinin olduğu bir mucizeye dönüşür! Zeynep'in etkisi ile Tarık ve Bahar'da aşkın ilk adımlarına kaptırırlar kendilerini!
Öyle anlar vardır ki, o anı unutulmaz yapar! Yeni arayışlarla, aşkın büyüklüğüne çaresizce romantik anlar yaratmaya çalışırsın! Bazen işe yarar, bazen de anlamsız bir eyleme dönüşür! Önemli olan senin yapmak istemendir! Yap, ne kadar "salakça" olsa da yap! Aşk, sadece filmlerde gördüğün sahnelerle sınırlı değil; sana ait, romantik sahneyi yaratman elinde! Fiko gibi, yağmursuz bir havada "yağmur altında koşma romantizmi"ne kaptır kendini!
Aşkın karşılıksız olanları iç yakar! İçinde yılların acısını taşır! Platonik yaşanan aşk ne kadar sağlıksız olsa da, tutkusunu kaybetmeyen büyük bir aşktır! İnsan, o kor ateşlerde için için yanan aşkı söndürmedikçe, kendisini bekleyen başka büyük aşkı yakalayamaz! Yavaş yavaş bu tutkulardan uzaklaşıp, sizi bekleyen gerçek aşka yelken açmalısın! Bahar'ın, Tarık'a demir atmış duygularının zararı hep kendinedir!
Bütün olumsuzlukları kenara bırakın ve günün tadını doya doya çıkartın! Sevdiğinize sarılın, aşk dolu sözcükleri kulağına fısıldayın, ona önemli olduğunu hissettirin! Sadece 14 Şubat'ta değil, yılın her gününü dolu dolu yaşayın ;)
14 Şubat Sevgililer Gününüz Kutlu Olsun!