Skip to main content
 

"İmkanım olsa Öcalan'la yine konuşurum"

"İmkanım olsa Öcalan'la yine konuşurum"

"İmkanım olsa Öcalan'la yine konuşurum"
"İmkanım olsa Öcalan'la yine konuşurum"

Mehmet Ali BİRAND: 
“İmkanım olsa Öcalan'la yine konuşurum”

Abbas Güçlü ile Genç Bakış dün gece sürprizlerle dolu unutulmaz bir bölümle ekrana geldi. Usta gazeteci Mehmet Ali Birand'ın konuk olduğu programda ilkler yaşandı. Birand’ın 70. yaş günü dolayısıyla eşi Cemre Birand, oğlu Umur ve 1 yaşındaki torunu Umberto Ali’nin yanısıra eski çalışma arkadaşları Ahmet Sever, Can Dündar, Ali Kirca, Talip Korkmaz, Musa Çözen, Özay Şendir de programa katılarak Birand’a sürpiz yaptı. Haber merkezindeki çalışma arkadadaşları ise canlı bağlantıyla Birand’ın doğumgününü kutladılar. 
 
“Hayatımda kutladığım en güzel doğum günü bu” diyen Birand doğum günü pastasını ilk kez ekranlara çıkan 1 yaşındaki torunu Umberto Ali ile birlikte kesti.
 
Eşi Cemre Birand’tan Birand’ın bilinmeyenleri
Cemre BİRAND – Eşi

- Bizim Milliyet'te herkese aşık olan bir muhabir vardı. Birand'la görüşmeye başlayınca babam bana O'nun gibi oldun dedi. 3 sene flort ettik sonra da evlenip Brüksel'e gittik. Bir kara sandıkla. Çeyizim vardı, içinde örtülerim filan. Çok küçük bir evde yaşıyorduk. Parasızdık, hayata ilk olarak 4 kaşık, 4 çatal, 4 tabakla başladık. Bir gün bir davet verdik. 8 kişi çağırmıştım, evde 6 tane çatal bıçak var. Mehmet Ali koşarak gitti, 2 tane daha aldı aynı takımdan. Böyle güzel olaylarımız oldu. Mütavazi bir hayatımız vardı. Yavaş yavaş herşeyi beraber yaptık. 20 yıl çok çabuk geçti sonra Türkiye'ye geldik. Burası cadı kazanı gibiydi. Ona rağmen bir bütün olarak kalmaya devam ettik. Çok zor günlerimiz oldu burda. Geldiğimizden beri devlet Mehmet Ali'nin peşine düştü. Davalar bitmedi hayatımızda. Ona rağmen çok rahat yaşadık. Bu da Türkiye'de hayatın anlaşılan rengidir dedi. Başaramadılar Mehmet Ali'yi yıldırmayı.
 
Mehmet Ali Birand: Eğer beraber olduğunuz insanla eğleniyorsanız, gülüyorsanız, bir yere gittiğinizde keyif alıyorsanız o evlilik yürüyor. Aksi halde evlilik felaket birşey. Düşünebiliyor musunuz bir insanla 30-40 yıl birlikte yaşamak kadar felaket birşey olabilir mi? Ama eğlendiğiniz zaman da tadına doyum olmuyor. O yüzden ben Allah'tan Cemre varmış diyorum. Bana en zor ve en eğlenceli günlerimde çok güzel bir hayat yaşattı. İyi ki varsın.
 
Programda Mehmet Ali Birand ve eşi arasında yaşanan tatlı atışmalar ise herkesi güldürdü;
 
- Cemre Birand: Benden çok farklıydı. Onu sevdim.  Bana hiç yüz vermedi başında, çok kötü davrandı.
 
- Mehmet Ali Birand: Başkaları tarafından hep şımartılmadığı için şımartılmadığı zaman kötü davrandı gibi geliyor.
 
- Cemre Birand: Yemeğe çıkardık mesela, tam hesap gelecek bende para yok sen öde derdi.
 
- Mehmet Ali Birand: Bu kötü davranmak değil ki. Param olmadığı zaman biri ödeyecek tabii.
 
- Cemre Birand: 40 sene önce oluyor bunlar Mehmet Ali, kötü davranmak tabii.
Gece dışarı çıkardık saat 12 olurdu, siz Cemre'yi eve götürün der giderdi. Ben orda tanımadığım adamlarla kalırdım. 
 
- Mehmet Ali Birand: E tabii ki ertesi sabah iş var.
 
Torun delisi olanlarla alay ederim şimdi bin beterim
- Hayatta torun delisi olanlarla çok alay ederdim. Ben bin beter oldum. Yaptığım şirinlikleri görseniz bazen koskoca adam bunları yapar mı diye utanıyorum.
 
Ben spiker değilim, haberi anlatıyorum
- Bir haberi promtırdan okumaktan çıkıp, kendine göre bir yorum ya da espiri yapmaya kalktığında kafan çok karışıyor. Promtırsız konuştuğum zaman rahatım. Ama herkes gaf yapabilir. Ben kendimi hiçbir zaman bir spiker olarak görmüyorum. Çok güzel Türkçe konuşan, çok güzel cümleler arkadaşlarım var. Mesela Uğur Dündar, Ali Kırca... Benim öyle bir yeteneğim yok. Benim size haberi anlatma yeteneğim var. Anlatırım, e anlatırken de hata yaparım.
 
70 yaşın kutlanacak tarafı yok
- Aslında 70 yaşı bir zul olarak görüyorum. Kutlanacak bir tarafı yok. Kutlama yapmayayım kimse de duymasın belki bir süre daha 60 filan diye idare ederim dedim. Fakat oğlum ve eşim dedi ki bu sene çok önemli şeyler geçti hayatımızdan en önemlisi de hastalık, bunları atlatmamızı  kutlayalım.
 
Zor bir hastalıktı ama dayandım
- Herkes sağlam olduğu zaman bana birşey olmaz diyor ama hastalık geldiği zaman anlıyor insan. Ben hastalığı tamamen kendi dışıma çıkardım. Bütün yükü tamamen eşim Cemre'ye bıraktım. Birgün bile bu hastalık nedir acaba insanı öldürür mü?, ne kadar yaşatır? diye bakmadım. İşime devam ettim. Zor bir hastalıktı ama  eve kapanmadım.Kemoterapi gördüğüm gece ekrana çıktım. 32. Gün'ü yaptım. Ve şimdi  yüzde 99 atlatmış vaziyetteyim. Tekrar çıkar mı çıkmaz mı düşünmüyorum bile çünkü hayat çok güzel, üretmek çok güzel ve sonun yaklaştığını hissetmek çok zor birşey. 
 
32. Gün ekibinden çok şey öğrendim
- Ben 32. Gün ekibinden çok şey öğrendim. Can'dan (Dündar) mesela bir metnin nasıl renklendirileceğini öğrendim. Cüneyt'ten (Özdemir) farklı bakışları öğrendim. Bülent Çaplı'dan bir belgesel yaparken nasıl tadının tuzunun katılacağını öğrendim. Çiğdem Anad, Deniz Arman, Rıdvan Akar daha nicelerinden. Aslında benim onlara teşekkür etmem gerek.
 
Tabii Türkiye gündemi de unutulmadı. Gençler yine cesurca sordu Birand açık yüreklilikle cevapladı; 
 
İmkanım olsa Öcalan'la yine konuşurum
- Abdullah Öcalan'la 1988 yılında konuştum. PKK neredeyse Güneydoğu'da büyük bir bölgeyi kendi kontrolü altına almış bir vaziyetteydi. Bir gazetecinin görevi  bu; bilinmeyen bir adamla konuştum. Sen onun propagandasını yaptın diye bana ceza verildi. Bu mantıkla hareket edersek o zaman gazetecilik yapmanın mantığı kalmaz.  Yaptigim şeye o zaman da inandım bugün de imkanım olsa Abdullah Öcalanl'a tekrar konuşurum. Ve soracak çok şeyim olur.
 
Kürt sorununda devletin şu sıra adım atmaya niyeti yok
- Bugün PKK ile Kürt sorunu içiçe girdi. Kürt sorununun bir an önce çözülmesi gerekiyor. Çünkü Türkiye'yi kanatan tek sorundur. Şu aralar da işler iyi gitmiyor. Birileri kaşıyor mu? deniyor ama döner dolaşır iş yine size döner siz iyi idare edemiyorsanız onlar da kaşımaya başlar.  Çözüm hem çok yakın hem çok uzak. Yakın; devletin atacağı çok cesur bir adıma bağlı. Uzak; çünkü devletin şu anda hiç böyle bir niyeti yok. 
 
Uğur Dündar bir markadır
- Uğur Dündar, Star Televizyonu çok düşük reytinglerde olduğu dönemde Star Haberi birinciliğe, ikinciliğe çıkartmış nadir kişilerden biriydi. Gayet başarılıydı. Fakat televizyon satılınca televizyonu alanlar kendilerine göre yeni bir haber dizaynı yapmayı düşündüler ve başka biriyle yollarına devam ettiler. Biz seni istemiyoruz, ben de o zaman istifa ediyorum gibi bir durum görmedim. Uğur Dündar kendi başına bir markadır. Tekrar aramıza dönecektir.
 
Türkiye artık Ankara'dan idare edilemiyor
- Kürtlerin kendi kendilerini idare edecekleri o Avrupa Birliği yöresel, kentsel mekanizmanın kurulmasına bizim de katılmamız gerekiyor. Bu sadece Güneydoğuyla ilgili değil. Artık Türkiye Ankara'dan idare edilemiyor. İzmir'i, İstanbul'u artık Ankara'dan idare edemiyorsunuz. Onun için Kürt sorunu herşeyin başında geliyor.
 
Erdoğan'dan başka lider var mı?
- Başbakan çabuk sinirleniyor. Sinirlendiği zaman da çok sert çok ters olabiliyor. Bunu biliyoruz ama ne yapcağız Tayyip Erdoğan böyle bir insan. O zaman ona oy vermeyeceğiz. Bu ülkede çok fazla lider tipli insanın yetiştiğini görebiliyor musunuz, göremiyorsunuz. AK Parti'nin başına Tayyip Erdoğan'dan sonra kim geçebilir dediğinizde en fazla iki kişiden söz edebiliyorsunuz.
 
Başbakan'ın sağlığının bozulması Türkiye'nin sağlığının bozulması demek
- Sağlığı çok önemli. Bunu ideolojik olarak algılamamak lazım. Bugün Başbakan'ın sağlığının bozulması Türkiye'nin sağlığının  bozulması demektir. Ekonomik kriz geliyor. Böyle bir kriz gelirken Türkiye'de her konuda eli olan, son kararı veren bir insan. Tayyip Erdoğan ortadan kaybolduğu zaman gündem bitiyor. O yüzden aman şeffaf olunsun. Hastalığı ile ilgili bilgi verilsin. Aksi halde toplumda fısıltı gazetesi başlıyor.
 
Başbakan yuhalanırken neden eyvah dedim?
- Türk Telekom Arena'nın açılışında sevgili Başbakanımı koruyayım diye, şimdi üzülecek telaşından "eyvah" demedim. Ben bir Galatasaraylı olarak Galatasaraylılar adına eyvah dedim. Ben Başbakan'ı tanırım, bu tip olaylarda çok sinirleniyor, ters tepki gösteriyor. Benim oradaki eyvahım; eyvah bundan sonra Başbakan bu stada da, Galatasaray'a da ters bakacak diyeydi. 
 
AB'ye üye olduğumuzda beni hatırlayın
- Bizim ihtiyaçlarımıza AB'den daha yakın ne Ortadoğu, ne Suudi Arabistan ne de başka birşey var.   Türkiye Avrupa'dan vazgeçemez, Avrupa da Türkiye'den, göreceksiniz. Biraz zaman alacak ama bunlar gerçekleştiği zaman beni hatırlayın.
 
2014'te Erdoğan Cumhurbaşkanı olabilir
- Kimse karar vermedi, kimse birşey söylemiyor ama 2014 yılında Abdullah Gül'ün görev süresinin biteceği ve Tayyip Erdoğan'ın köşke çıkacağı genel bir beklenti. Çünkü Erdoğan; ben 3 dönem seçileceğim dedi ve sözünde durur. Dolayısıyla bir daha seçilmeyecek. Ama daha genç, siyaseti mi bırakacak? Hayır. Büyük ihtimalle Cumhurbaşkanlığı seçimine katılacak. Pekii o köşke çıkarsa AK Parti ne olacak. Kaç kişi Ak Parti'yi onun gibi dikkatli ve disiplinli bir şekilde bir arada tutabilir? Kulislerde konuşulduğuna göre iki aday var; Abdullah Gül ve Arınç. Şimdiye kadar Abdullah Gül ve çevresinde böyle bir konumda olduktan sonra tekrar siyasete dönüp günlük koşuşturmalar içinde olmayacak gibi bir izlenim vardı. Ama şimdi bu değişmeye başladı.
 
- Abdullah Gül, Erdoğan ve Arınç arasında çok ilginç bir ilişki vardır. Politikacı değil birbirlerini kardeş gibi seven 3 kişidir onlar. Biri diğerine biat etmek filan değil ama Arınç ya da Erdoğan kalkıpta sizin AK Parti'nin başına geçmenizi istiyorum derse Abdullah Gül hayır diyemez.